13 Temmuz 2008 Pazar

"LATİFE HANIM KÖŞKÜ" AÇILDI









Tarihsel kimliği açısından Karşıyakalılar için büyük önem taşıyan “Latife Hanım Köşkü” CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından 9 Temmuz Çarşamba Günü açıldı.

Yıllardır harabe bir şekilde otopark alanı olarak duran, ancak manevi değeri ve tarihsel kimliği açısından Karşıyakalılar için büyük önem taşıyan "Latife Hanım Köşkü" Karşıyaka Belediyesi tarafından onarılıp, halka hizmet veriyor.

"Latife Hanım Köşkü" nün İzmir'e tekrar kazandırılması amacıyla projenin restorasyonuna, Karşıyaka Belediyesi tarafından 2007 yılı itibariyle valiliğin de desteği alınarak başlanıyor ve bir yıldan kısa bir sürede önemli bir kültürel miras hayata geçirilmiş oluyor.

Ulu Önder Atatürk'ün eşi Latife Hanım'ın yazlık evi olan ve annesi Zübeyde Hanım'ın hayata gözlerini yumduğu köşk, bahçe dahil yaklaşık üç bin metrekarelik bir alanda yer alıyor. Köşkün içinde Atatürk ve Latife Hanım'ın bazı eşyaları ve ayrıca; Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Doktor Yılmaz Büyükerşen'in bire bir gerçek ölçülerde yaptığı Atatürk, Latife Hanım ve Zübeyde Hanım balmumu heykelleri sergileniyor.

"Latife Hanım Köşkü" nü, çağdaş bir kültür hazinesine dönüştüren Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak; "Cumhuriyetin ilk yıllarının sembollerinden biri olan Latife Hanım Köşkü'nü tekrar halkımıza kavuşturmak bizim için onur verici bir durum, değerlerimize sahip çıkmalıyız. Atamızın annesi Zübeyde Hanım'ın vefat ettiği bu tarihi mirası korumak ve kollamak hepimizin görevi" diyerek kültürümüze sahip çıkanları köşke davet ediyor.

Latife Hanım'ın ve Köşkün Kısa Tarihçesi

1898 yılında İzmir' de doğan Latife Hanım, kentin ileri gelen ailelerinden Uşakizade Muammer Bey'in kızıdır. Türk ordusunun İzmir'e girişinin ardından, güvenli bir karargah arayışındaki kurmayları; Başkumandan Mustafa Kemal'e Uşakizade ailesinin köşkünü önerdi.

Köşkte babaannesiyle kalan Latife Hanım'dan davet mektubu istenmesi üzerine, Latife Hanım sevinerek davet mektubunu yazdı ve Mustafa Kemal Atatürk, büyük İzmir yangınından sonra köşkte 20 gün boyunca ağırladı. İzmir'in kurtuluşunun hemen ardında yaşanan bu tanışma, evlilikle sonuçlandı.

Ankara Çankaya Köşkü'nde yaşayan Zübeyde Hanım, sağlık sorunları nedeniyle iyileşme umuduyla İzmir'e gelince Karşıyaka'da bulunan Uşakizade'lere ait bağ köşkünde Latife Hanım tarafından ağırlandı. Bu köşkte hayata gözlerini yuman Zübeyde Hanım'ın yanında sadece Latife Hanım vardı.

Kurtuluş savaşı mücadelesi veren Mustafa Kemal Atatürk, ancak annesinin ölümünden sonra İzmir'e gelebilmiştir. Ölmeden önce oğlunun mürüvvetini göremeyen Zübeyde Hanım'ın mezarı, Karşıyaka'da bulunmaktadır. Annesinin mezarını ziyaret ettiği günün akşamı Latife Hanım'a evlenme teklif eden Mustafa Kemal Atatürk, 14 Ocak 1923'te Latife Hanım ile sade bir nikah töreniyle evlendi.

Latife Hanım köşkü, Latife Hanım'ın ailesine ait olup, Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın son günlerini yaşadığı köşk olması açısından ayrı bir değer taşımaktadır.

ESKİŞEHİR'DE TRAFİK KAZASI: 1 ÖLÜ

Eskişehir'de, meydana gelen trafik kazasında bir öğretmen yaşamını yitirdi.

Alınan bilgiye göre, Mahir Bilgin ( 29 ) idaresindeki 06 AF 9604 plakalı otomobil, Sivrihisar - Eskişehir karayolunun 22. kilometresinde, şerit değiştirirken sürücünün direksiyon hakimiyetini kabeytmesi üzerine şarampole yuvarlandı. Aracın içinde sıkışan Mahir Bilgin, olay yerinde yaşamını yitirdi. Öğretmen olduğu belirlenen Bilgin'in Ankara'dan Kütahya ya gitmekte olduğu belirtildi. Güvenlik güçleri olayla ilgili çalışma başlattı.

26 YIL ARADAN SONRA



'4. ESKİ TÜRK SİNEMASI GECELERİ'NE KATILARAK İMZA DAĞITAN Türkan Şoray, YÖNETMENLİK YAPACAĞINI SÖYLEDİ.

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi'nce düzenlenen '4. Eski Türk Sineması Geceleri'ne katılarak imza dağıtan Türkan Şoray, 26 yıl sonra yeniden yönetmenlik yapacağını söyledi.

Şoray, şöyle konuştu: 'Filmin çekimlerine ağustos ayında başlayacağız. 26 yıl aradan sonra yeniden yönetmenlik yapacağım. Daha önce dört kez yönetmenlik yaptım. O filmlerin hepsinde aynı zamanda oyuncu olarak rol almıştım. Bu sefer yalnızca yönetmenlik yapacağım. Artık diziler çok izleniyor. Eylülde de yeni bir dizim başlıyor.'

IRAK'TA SAVAŞAN KRALİÇE ADAYI

Irak’ta direnişçilere karşı savaşan İngiliz asker Katrina Hodge (21), Miss England Güzellik Yarışması’nın finaline kaldı.

Tunbridge Well güzeli seçilen Hodge, cuma günü yapılacak olan yarışmada İngiltere’nin en güzel kızı olmak için mücade verecek.

Güzelliği nedeniyle ’Savaşçı Barbie’ olarak anılan Onbaşı Katrina Hodge, 2005 yılında Irak’ta görev almış, gösterdiği cesaretten ötürü takdir belgesiyle onurlandırılmıştı. Irak’ta araçlarının tepe taklak olması nedeniyle ölümle burun buruna gelen Hodge, "Şoke olmuştum. Aracımız üç takla atmış, korunmasız kalmıştık. Kendime geldiğimde, Iraklı bir şüpheli silahıyla duruyordu. Hızlı hareket etmezsem hayatımın tehlikede olduğunu biliyordum. Yumruk attım, bu sayede elindeki tüfeği kaptım" diye anlatıyor.

Onbaşı Katrina, finalde güzellik kraliçesi seçilirse, ülkesini 2008 Dünya Güzellik Yarışması’nda temsil edecek. Katrina Hodge, "Miss England finaline kaldığım için mutluyum. Part-time model ve asker olmak çok farklı şeyler. Bu yarışmaya, ordunun ulusumuz için yaptıklarını gündeme getirmek için katılıyorum" dedi.

ÖĞRETMENLERİN EK DERS ÇİLESİ


Öğretmenlerin ek derslerin hesaplanma yönteminin değiştirilmesi sonrasında öğretmenler ciddi ek ders kayıplarına uğrarken, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır konuyu Meclis gündemine taşıdı. Şandır, "Öğretmenlere seçim öncesinde verilen hak, neden seçimden sonra alınmıştır" sorusuna yanıt istedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Öğretmenlerin ek derslerin hesaplanma yönteminin değiştirilmesini Meclis gündemine taşıdı. Şandır, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 22 Temmuz Genel Seçimleri öncesinde yeni bir düzenleme yaparak ayda sevkli olunan 4 güne ait ek derslerin kesilmeyeceğini açıkladığını, genel seçimler öncesinde böyle bir hak veren MEB'in seçimden hemen sonra yaptığı düzenlemeyi kaldırdığına dikkat çekti.

Şandır, söz konusu düzenlemenin neden genel seçim öncesinde verilip daha sonra geri alındığının yanıtlanmasını isterken, düzenlemenin kaldırılma amacını sordu.

Şandır, öğretmenlerin ek ders ücretleriyle ilgili MEB'in yeni bir düzenleme düşünüp düşünmediğini sorarken, "Başta öğretmenler olmak üzere tüm eğitim çalışanlarının ekonomik sıkıntılarını çözmek adına Milli Eğitim Bakanı olarak bir adım atmayı düşünüyor musunuz" sorusuna da yanıt istedi. (ANKA)

TÜRK SİNEMASI'NIN EN PAHALI FİLMİ


G.O.R.A FİLMİNİN DEVAMI NİTELİĞİNDEKİ A.R.O.G'UN AFYONKARAHİSAR'DAKİ ÇEKİMLERİNİ TAMAMLAYAN CEM YILMAZ, İSTANBUL VE ÇEVRESİNDEKİ ÇEKİMLERE BAŞLADI.

Yılmaz, A.R.O.G'u 5 Ağustos'ta tamamlayacak. 8.5 milyon dolar bütçeyle Türk Sineması'nın en pahalı filmi olan A.R.O.G, 5 Aralık'ta 400 kopya ile sinemalarda gösterime girecek.

FENERBAHÇE'DE MİLLİLER KAMPA KATILDI


Avusturya, Kitzbühel'de yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Fenerbahçe'de milli futbolcular takım kampına katıldı.

Cuma akşamı kampa katılan milli oyuncular için Kitzbühel sahasında antrenman programı uygulanırken, diğer oyuncular için hazırlık maçı öncesi yürüyüş ve hafif bir program uygulandı. Semih, Volkan ve Uğur Kondüsyoner Carlos ve Teknik direktör yardımcısı Cesar ile birlikte Kitzbühel sahasında çalıştı. Kasıklarında kısmi yırtık bulunan Tümer ile Deivid ve Vederson antrenmanlara katılmadı.

Sarı-lacivertliler bu akşam Swindown Town ile lokal saatle 19.00 da özel bir karşılaşma oynayacak.

SREBRENİTSA KATLİAMI, BERLİN'DE ANILDI

Sırp askerlerince Bosna Hersek'in Srebrenitsa kentinde 11 Temmuz 1995'te katledilen siviller, Almanya'nın başkenti Berlin'de de anıldı. Anma toplantısı, Bosna Kültür Derneği'nce organize edildi. Video gösterisi ile başlayan tören kısa bır konuşma ile devam etti.

BM koruması altında olduğu ilan edilen Srebrenitsa, Sırp güçleri tarafından 1995'de istila edilmişti. İstilanın ardından aralarında çocukların da bulunduğu yaklaşık 8 bin Boşnak öldürülmüştü. Katliamı işleyen Radovan Karadziç ile General Ratko Mladiç hala kayıp. Katliam sırasında Bosna'da yaşayan ve hemşirelik yapan Hediya Krdziç adlı Bosnalı anılarını dinleyicilere anlattı: "Ben o yıllarda orada hemşire olarak çalışıyordum ve ormanda öldürülen kişileri gördüm. Koruma icin gelen BM askerleri üniformalarını ve kasketlerini Sırplara verip girilmemesi gereken bölgeye Sırpların girmesini sağladılar. BM askerlerini şiddetle kınıyorum. Sırpların kadın ve kızların ırzlarına geçtiklerini de gördüm."

Derneğin basın danışmanlığnı yapan Meho Krdziç ise şöyle konuştu: "13. kez burada, Srebrenitsa da öldürülen insanlar için toplanmış bulunuyoruz. Sırplar gibi olmadığını ve Sırplar gibi yaşamadığı ve inanmadığı için sivil halk katledildi. Bu insanları saygıyla anıyoruz." dedi. Katillerin bulunmasını isteyen Krdziç, " Srebrenitsa'da olanlar cezasız kalmamalı ve unutulmamalı. Bunun için savaşacağız." diye konuştu.

BAYKAL: İKTİDAR DEĞİŞİYOR


CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Geride bıraktığımız 6 yıl Türkiye bakımından çok iyi değerlendirilmemiştir'' dedi.

Baykal, Trabzon Belediyesi tarafından yaptırılacak olan Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinin temel atma törenindeki konuşmasında, Türkiye'de bir yeni döneme doğru gidilmekte olduğunu ifade ederek, ''Demokrasilerde bu iş böyledir. İktidarlar gelir ve giderler. Hiçbir iktidar ebedi değildir. Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'de de bir iktidar değişimi dönemine girilmiştir'' dedi.

Baykal, 6 yıl bir millete tek parti hükümeti içinde hizmet etme imkanının müstesna, herkese nasip olmayacak bir imkan olduğunu anlatırken, ''Bu imkanı en iyi şekilde kullanabilmiş olmak gerekirdi. Gönül isterdi ki Türkiye bu 6 yılı ekonomisinin temel sorunlarını çözmek, halkın temel sıkıntılarına çare bulmak, bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmek, Türkiye'yi birbiriyle kaynaştırmak, güçlendirmek geliştirmek için kullanılabilmiş olsun. Maalesef gelmiş olduğumuz noktada bunu söylemenin mümkün olmadığını rakamlar bize açıkça gösteriyor. Geride bıraktığımız 6 yıl Türkiye bakımından çok iyi değerlendirilmemiştir'' diye konuştu.

Çiftçilerin bugün icra ve haciz takibine maruz bırakıldığını, borçların ve sıkıntıların arttığını iddia eden Deniz Baykal, şöyle devam etti:

''Bütün çiftçilerin boynu büküktür. Fındık, çay üreticisi ekonomik yönden rahatlayabilmiş değildir. 6 yıl iş başında kaldılar, sağlam bir fındık politikasını hala oturtabilmiş değiller. Fındığı kim alacak o bile belli değil. FİSKOBİRLİK mi, Ofis mi alacak, alacak mı, almayacak mı o bile belli değil. Çıkıyor FİSKOBİRLİK yöneticileri 'Bu sene almayacağız' diye açıklama yapıyor. Eğer şimdiden FİSKOBİRLİK yöneticileri çıkıp 'Ben alım yapmayacağım' derse, fındık iyi bir fiyata piyasaya girer mi, fındık üreticisi hakkını alabilir mi? ÇAYKUR özelleştirilecek mi, özelleştirilmeyecek mi, belli değil. Özelleştirme projesi geliyor. Çiftçinin üreticinin durumu düzelmiş değildir.''

Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda gazeteciliğe merak saldığını, gazete sahipliğinin onu ilgilendirmeye başladığını ileri sürerek, ''Sabah ve ATV satılacak, bir baktık almak isteyenlerin hepsi yarı yolda devre dışında kaldılar. Tek şirket teklif verdi kim o, Başbakan'ın damadının genel müdürü olduğu şirket aldı. Parası milletten geldi. Sen diyorsun ki 'Kredi kartı borcunu ödeyemiyorum', ama Başbakan'ın damadının genel müdür olduğu şirkete 700 milyon dolar kredi veriyorsun, farkında değilsin'' diye konuştu.

''Bugüne kadar Koç ve Sabancı 700 milyon dolar kredi almadı'' diyen Baykal, ''Neyle alıyor, teminatı hiç sormayın o işleri. Onların hesabı sonra görülecek. Devlet, iktidar gücünü kendi yakınlarına bu milletin gazetelerini, televizyonlarını aktarabilmek için milletin parasını harcamak yakışır mı, uygun mu, doğru mu? Bunların hesabı sorulabiliyor mu, sorulamıyor'' dedi.

SARKOZY, ERDOĞAN'I KABUL ETTİ


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından kabul edildi.

Sarkozy, ''Barselona Süreci: Akdeniz için Birlik'' Zirvesi için Paris'te bulunan Başbakan Erdoğan'ı, görüşmenin yapılacağı Elysee Sarayı'nda merdivenlerde karşıladı. İki lider basına görüntü verdikten sonra, görüşmeye geçtiler.

Başbakan Erdoğan'a, Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan eşlik ediyor.

TUNCELİ VE ŞIRNAK'TA 3 ŞEHİT


Tunceli’nin Geyiksuyu Köyü’nde operasyona çıkan askerlerin geçiş güzergahına konan uzaktan kumandalı bir mayın dün öğlen saatlerinde patlatıldı. Jandarma Astsubay Halil Kırma ile er Samet Akdeniz’in ağır şekilde yaralandı.

Helikopterle Elazığ Asker Hastanesine kaldırılan astsubayla er kurtarılamayarak şehit oldular. Patlama sırasında dağlık alanda gizlenenen PKK’lı teröristler makineli ağır tüfeklerle yoğun ateş açtı. Güvenlik güçlerinin de anında karşılık vermesiyle çatışma çıktı. Skorsky helikopterleriyle çatışma bölgesine jandarma özel harekat timleri sevk edildi. İki kobra helikopteri de PKK’lıların bulunduğu alanı sürekli bombaladı. Bugün Elazığ Askeri Hastanesi’nde düzenlencek törenden sonra Astsubay Kırma’nın cenazesi Konya’nın Akşehir İlçesi’ne ve er Akdeniz’in cenazesi Bayburt’a gönderilecek. Şırnak’ın dağlık kesiminde PKK’lı teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada er Taha Köroğlu şehit oldu. Giresunlu olan şehit er Köroğlu’nun cenazesi, memleketi Giresun’un Görele İlçesi’ne gönderildi. Bingöl’ün Genç İlçesi Gerçekli Köyü’nden önceki gün odun toplamaya giden Mehmet Kavran (30) da, PKK’lı teröristlerce döşenen mayına basarak öldü. Kavran’ın cesedini alınırken köylülerin aracına da ormanlık alanda PKK’lılarca ateş açıldı, 2 köy korucusu yaralandı.

YARIMAĞAN'DAN ÖNERİLER


ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Yarımağan, adaylara tercih işlemlerine ilişkin olarak, "2008-ÖSS puanları ile 2007-ÖSS puanlarının karşılaştırılması çok sağlıklı olmayabilir. Bu nedenle tercih yapılırken 2007-ÖSYS’deki en küçük puanlar yerine son yerleşen adayların başarı sıralarının kullanılması daha uygundur. Yükseköğretim programlarının kontenjanlarında önemli artışlar olduğu için başarı sırasına göre dar bir aralık yerine, geniş bir aralıkta tercih yapılması adayların yararına olacaktır" önerisinde bulundu.

İptal edilen soru yok

Yarımağan, sınavdan sonra bazı soruların hatalı olduğu ve iptal edilebileceği yönündeki iddialara da açıklık getirdi. Soru iptalinin söz konusu olmadığını belirten Yarımağan, "Üniversite hocalarımız ve soruları hazırlayan arkadaşlarımız defalarca incelediler. Hatalı olduğu iddia edilen Fizik, Coğrafya ve Tarih sorularından hiçbirinin iptal edilmesine gerek olmadığı anlaşıldı" dedi.

İDDİANAMENİN 20 GİZLİ TANIĞI VAR

Zekeriya Öz başkanlığında 3 savcı tarafından hazırlanan Ergenekon İddianamesi’nde 20 gizli tanığın ifadesi de yer alıyor. Can güvenliği nedeniyle kimlikleri açıklanmayan gizli tanıklar, rakamlarla kodlanıyor. 13 ayda tamamlanan iddianamede önemli şüphelilerin bazılarına 150 sayfa ayrılıyor.

ÜMRANİYE’de bir gecekonduda 12 Haziran 2007’de ele geçirilen 27 adet el bombası ile başlayan Ergenekon Soruşturması’nın ilk perdesinde sona gelindi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmaya ilişkin iddianamenin yazımı 1 yıl 1 ay sonra tamamlandı. 2455 sayfalık iddianamede can güvenliği nedeniyle kimlikleri açıklanmayan tanıklar, rakamlarla kodlandı. İddianamede bu şekilde 20 gizli tanığın ifadesi yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından Pazartesi günü açıklanacak olan iddianamede 40 ana başlık yer aldı. Fihrist yapılan iddianamenin 400 klasörlük ekleri ise 3 adet DVD’ye kaydedildi.

Her şüpheliye 5 ayrı bölüm ayrıldı

İddianamede, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de arasında bulunduğu 48 tutuklu, 85 şüpheli yer aldı. Her bir şüpheli için 5 ayrı bölüm ayrıldı. Böylece iddianamede yer alan alt bölümler 425’i buldu. İddianamede önemli şüphelilerin bazılarına ise 150 sayfa ayrıldı. Üç savcı tarafından Levent’teki Ticaret Mahkemeleri’nde ayrılan özel bir bölümde 3 aydır devam eden çalışma sonucu yazımı tamamlanan iddianamede, Ergenekon terör örgütünün yurt dışı bağlantılarına da yer verildi.

Perinçek-Küçük-Peker yurtdışında buluşuyormuş

Soruşturma kapsamında tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, örgütün üst düzey yöneticisi olduğu iddia edilen Doğu Perinçek, Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü Sevgi Erenerol, Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Kemal Kerinçsiz ile organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in zaman zaman yurt dışında bir araya gelerek toplantılar ve seminerler yaptığı anlatıldı. Bu seminerlerle ilgili örgütün bağlantılarına da yer verildi.

4. darbe planını ise CÇG oluşumu yapacakmış

İddianamede 20 gizli tanığın ifadesine de başvuruldu. Can güvenliği nedeniyle kimlikleri açıklanmayan tanıklar, rakamlarla kodlandı. İddianamede ayrıca örgüt tarafından yapılacak 4 darbe planı hazırlandığı da öne sürüldü. ’Sarıkız’, ’Ayışığı’, ’Eldiven’ isimli darbe hazırlıklarının dışında yapılması planlanan 4’üncü darbe planının ise Ergenekon kapsamında Cumhuriyetçi Çalışma Grubu olarak adlandırılan oluşum tarafından yapılacağı iddia edildi.

Emekli orgeneraller için ayrı evrakla ek iddianame

Emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un da aralarında bulunduğu son operasyonda tutuklananlar için ise ayrı bir evrak numarasına kayıt edilecek. Daha sonra bu kişiler hakkında ek iddianame hazırlanacak. Bu ek iddianame ana davaya eklenecek. Bu operasyonda 10 kişi tutuklandı, 9 kişi mahkemeden serbest bırakılmıştı. Daha önceki operasyonlarda gözaltına alınanlardan 48 kişi tutuklandı, 18 kişi mahkeme tarafından, 24 kişi ise savcıdan serbest bırakıldı.

Ülkede kaos yaratacak eylemler

İddianamede, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi ve Danıştay saldırısının da arasında olduğu eylemlere yer verildi. Danıştay saldırısına 60 sayfa ayrılan iddianamede, bu eylemlerden "ülkede kaos yaratacak eylemler" diye söz edildi. Dink cinayetine ilişkin dava dosyasına gönderdiği ifadelerle gündeme gelen ve Ergenekon yapılanmasında adı geçen kişilerle bağlantısı olduğu ileri sürülen Engin Bağbars’ın da tanık olarak ifadesi yer aldı.

ŞENER PARTİ ÇALIŞMALARINI HIZLANDIRDI

Yeni parti kuracağını açıklamasının ve AKP'den istifa etmesinin ardından ilk olarak Konya'ya giden Abdüllatif Şener, yurt gezilerini Denizli ile sürdürecek. Şener'in başkanlığını yaptığı Yeni Oluşum Hareketi yurt genelinde örgütlenmeye başladı.

Yeni Oluşum Hareketi'nin lideri eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, AKP'den istifa etmesinin ardından parti çalışmalarını hızlandırdı. Konya gezisinde karşılaştığı ilgiyle büyük moral kazanan Şener, bir taraftan da tüzük ve program hazırlıklarını sürdürüyor. Aralarında akademisyenlerin de bulunduğu bir grup tüzük ve program üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Başta Ankara olmak üzere yeni oluşum için büro tutulmaya başlandı. Yeni oluşum için şu ana kadar 15 büro tutulduğu öğrenildi.


-İKİNCİ DURAK DENİZLİ-


Çok sayıda merkez sağdan gelen ve AKP'den listeye konulmayan eski siyasetçiyle birlikte hareket eden Şener, bir taraftan da geniş bir yurt gezisine çıkmayı planlıyor. İlk olarak Konya'da alana inen Şener ve ekibinin ikinci durağı Denizli olacak. Şener, 16 Temmuz'da Eski Anavatan Partisi İl Başkanı İmdat Aday'ın daveti üzerine Denizli'ye gidecek. Yeni Oluşum Hareketi'nin lideri Abdüllatif Şener, Denizli'nin ardından Ordu'yu ziyaret edecek. Şener'in ilk etapta ziyaret edeceği iller arasında Giresun ve Van da bulunuyor. (ANKA)

12 Temmuz 2008 Cumartesi

GALATASARAY'A SERVET'TEN KÖTÜ HABER


Galatasaray, A Milli Takım kampında bulunan oyuncuları öğle saatlerinde takımın kamp yaptığı Duisburg'taki otele geldi. Dusseldorf Havalimanı'nda açıklamalarda bulunan takımın savunma oyuncularından Servet Çetin, sakatlığının henüz geçmediğini söyledi.

Sezon bittikten sonra Avrupa Şampiyonası ve sakatlık nedeniyle tatil yapamadığını belirten Milli futbolcu, "Çok yoğun geçti. Güzel başarılar elde etti. Ancak elde ettiğimiz başarıların sevincini bir türlü yaşayamadık. Federasyon Başkanı Hasan Doğan'ın vefatına çok üzüldük. Yine sakatlığım beni üzdü. Sakatlığım geçmediği için tatile bile gidemedim. İstanbul'da tedavi oldum. Hemen takımla birlikte çalışmalara başlamak isterdim ancak olmadı. Biraz daha zamana ihtiyacım var. Yaklaşık 30 gündür birşey yapmadım. Burada yavaş yavaş koşulara başlayarak kondisyon depolayacağım. Moral anlamında umarım kendimi bulurum." diye konuştu.

Öte yandan basın mensuplarının savunmada oynayan oyunculardan Song'un transfer olması, Emre Güngör'ün sakatlığının bulunmasından dolayı sorun yaşayıp yaşamayacakları şeklindeki bir soruya ise Servet, "Savunmada bir savunmaya yaşayacağımızı düşünmüyorum. Emre Aşık geldi. Emre Güngör 5-6 gün çalışmalara başlayacak. Bence iyi bir kadromuz var sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum." dedi.

-SABRİ: "TATİLDE FUTBOLLA İLGİLENMEDİM"-

Galatasaray'ın başka bir milli futbolcusu Sabri Sarıoğlu da, tatil döneminde futbolla ilgilenmediğini ifade etti. Sabri, "Benim açımdan kulüp açısıandan da güzel bir sezon geçti. Tatilde bol bol dinlendik yeni döneme başlayacağız. Bugün itibari ile startı verdik. Yeni takım arkadaşlarımız ve hocamızla tanışacağız. Umarım herşey yolunda olur." diye konuştu.

Bir basın mensubünün Teknik Direktörü Skibbe'nin takımın sağ tarafına oyuncu istediği şeklindeki soruya ise genç futbolcu, "Ben tatilde bol bol dinlendim hiçbir şekilde futbolla ilgilenmedim ilkkez sizden duyurum." dedi.

PAF TAkımı'ndan kadroya çağrılan İrfan Başaran, kamp döneminde kendisini göstererek takımda kalıcı olmak istediğini açıkladı.

İDDİANAME PAZARTESİ

Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından yaklaşık 13 aydır sürdürülen Ergenekon soruşturmasında günlerdir açıklanacağı söylenen iddianame dün bir kez daha ertelendi.

Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ndeki makamında basın mensuplarına açıklama yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, iddianame konusunda, daha önce 11 Temmuz Cuma günü (dün) bir açıklama yapmayı planladıklarını, ancak kapsamlı olduğu için incelemeleri tamamlayamadıklarını bildirdi. Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemine aktarılan iddianame üzerindeki incelemenin sürdüğünü ifade eden Çolakkadı, 14 Temmuz pazartesi günü saat 11.00’de konuya ilişkin açıklama yapmayı öngördüklerini kaydetti.

BAŞBAKAN'A DARBE SORUSU



CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün dönemindeki darbe girişimi iddialarını bir soru önergesiyle TBMM gündemine getirdi.

Ersin, Başbakan Erdoğan’a, "Özkök görev yaptığı dönemde, iddia edildiği gibi bazı kuvvet komutanları darbe girişiminde bulunmuşlarsa, bunu Başbakan’a bildirmiş miydi?" diye sordu. Ersin, soru önergesinde, dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök’ün bazı gazetelere yaptığı açıklamalarda, "Eğer darbe girişimi olsaydı, askeri savcılar harekete geçerdi" diyerek iddiaları yalanladığını, ancak daha sonra "Darbe girişimi var da demem yok da demem" diyerek kafaları karıştırdığını belirten Ersin şu değerlendirmeyi yaptı: "Genelkurmay Başkanları, Başbakan’a bağlı kamu görevlileridir. Dolayısıyla Sayın Özkök, kendi döneminde bazı kuvvet komutanları darbe girişiminde bulunmuşlarsa, bunu hemen bağlı olduğu Başbakan’a bildirmesi gerekirdi. Bildirmemişse suç işlemiştir. Bildirdiği halde Başbakan gereğini yapmamışsa o zaman Başbakan suç işlemiştir."

AKP GERÇEĞİ İNKAR EDİLEMEZ



Başbakan Tayyip Erdoğan, "Kapatılsa da kapatılmasa da artık AKP gerçeğini kimsenin inkar edemeyeceğini" söyledi.

Partisiyle ilgili kapatma davasından, "pozitif" sonuç çıkacağına yürekten inandığını da belirten Erdoğan, "Her şey iyiye gidiyor, ekonomi de yeniden toparlanıyor" dedi. Erdoğan, partisinin dünkü MKYK toplantısında şu mesajları verdi:

"Bugün AKP’yi artık kimse yok sayamaz. Anketlerde oyu halen yüzde 45’lerde çıkıyor. Ben partinin kapatılacağına inanmıyorum. Kapatılsa da kapatılmasa da AKP gerçeğini kimse inkar edemez. Davanın sonucu ne olursa olsun yeni bir milat olacak. Her şey iyiye gidiyor. Ekonomi de yeniden toparlanıyor. Biz istesek davayı 1-1.5 yıl uzatabilirdik. Ama bu ülkeye sıkıntı olurdu, yapmadık. Bir an önce sonuçlanması için çaba sarf ediyoruz. Ben umutluyum."

Bağdat Timi

Erdoğan’ı, önceki gün Bağdat’ta Türkiye Büyükelçiliğin’de görevli Özel Harekát Polis Timi korudu.

AKARYAKIT TANKERİ SAHİLE ÇARPTI


Sarıyer'de, Singapur bandralı boş bir akaryakıt tankeri dümeninin kilitlenmesi sonucu sahile çarptı. Kendi imkanları ile kurtulmayı başaran gemi, açıkta bekletiliyor. Çevre sakinleri çarpma sırasında büyük panik yaşadı.

Edinilen bilgiye göre, saat 09.30 sıralarında Singapur bayraklı 'Aralsea' adlı akaryakıt tankeri dümeni kilitlenince sahile çarptı. Boş olduğu öğrenilen tanker, daha sonra kendi imkanları ile yaklaşık 300 metre açığa gitti.

Çarpma sırasında sahilde bulunan evler tehlike atlattı. Çevre sakinleri büyük korku yaşadı.

Olayın ardından Kıyı Emniyeti Gemi Kurtarma Genel Müdürlüğü'ne bağlı İstinye ve Harem ekipleri bölgeye geldi. Gemi Kıyı Emniyeti ekipleri tarafından açıkta bekletiliyor. Sahildeki hasarı inceleyen ekipler, gemideki yetkililerin hasarı karşılamayı kabul ettikleri takdirde gitmesine izin verileceğini bildirdiler.

HER 10 ÇOCUKTAN BİRİ HORLUYOR

Horlama ve uykuda solunumun durması çocukların da sağlığını tehdit ediyor. Her gece uykusu bölünen çocuklarda davranış bozuklukları görülebiliyor, horlama hayatı tehdit eden bir hastalığın ilk belirtisi olabiliyor.

Uzmanlara göre horlama, uyku sırasında hava yolunun daraldığının en önemli göstergesi.

Uzmanlar; "Hipertansiyonu olan hastaların yarıya yakınında, kadınların yüzde 2, erkeklerin ise yüzde 4'ünde uyku apnesi görülüyor. Ancak pek çok kişi bu hastalığının farkında değil." uyarısında bulunuyor.

Op. Dr. Gürkan Ünal, horlamanın sadece yorgunken, uyku ilacı veya alkol içimini takiben ortaya çıkabildiği gibi çene yapısının küçük olması, boğazın arkasındaki dokuların yoğunluğu, bademciklerin büyümesi veya burun tıkanıklığına bağlı olarak da görüldüğünü söyledi.

Horlamanın sosyal bir sorun olmaktan çıkıp hayatı tehdit eden bir sorun haline gelmesi uyku apnesi (uykuda solunumun durması) sendromundan kaynaklandığını anlatan Ünal, "Üst solunum yolunda gelişen darlık veya tıkanıklık solunum çabasının artmasına, oksijen seviyesinde de düşmeye neden olur. Beyin koruma içgüdüsüyle hastayı uyandırıp nefes almasını sağlar. Gece boyunca onlarca, hatta yüzlerce kez uyanan kişi, ertesi gün dinlenemeden yorgun kalkar, gündüz uyuklar. Hipertansiyonu olan hastaların yarıya yakınında, kadınların yüzde 2, erkeklerin ise yüzde 4'ünde uyku apnesi görülüyor. Ancak pek çok kişi bu hastalığının farkında değil." şeklinde konuştu.

Ünal, "Uykuda ortaya çıkan bölünmeler ertesi günkü fonksiyonlarımızı etkiliyor; yorgun uyanma, gün boyu halsizlik, yorgunluk hissi, sabah baş ağrısı, ağız kuruluğu, depresyon, kişilik değişiklikleri, dikkat toplamada güçlük, karar vermede zorlanma, hafızada zayıflama, unutkanlık, cinsel istekte azalma, adet düzensizlikleri ve iktidarsızlığa da neden oluyor." dedi.

Araştırmalara göre horlamayı her 10 çocuktan birinin her gece yaşadığını belirten Dr. Ünal, solunum bozukluklarına bağlı uyku bölünmesi ise çocukların hiperaktivite, kolay sinirlenme, dikkat eksikliği gibi çeşitli davranış bozuklukları sergilemesine yol açtığını kaydetti.

Sorunu yaşayan çocukların sıklıkla iç çekmeyle nefes almaya başlayıp tekrar uykuya daldığını dile getiren Ünal; "Bazı çocuklarda ise nefes durması görülmüyor. Ancak onları da başka bir tehlike bekliyor. Bu çocuklar büyümek için kullanılacak enerji kaynağını uykuda nefes alıp verebilmek için kullandıkları için sıklıkla büyüme geriliği, yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği tehdidi altında oluyor. Bademcik ve geniz etinin büyüklüğü başta gelen nedenler arasında." diye konuştu.

YENİ BAŞKAN KİM OLACAK?


Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Lutfi Arıboğan, isminin gündeme gelmesine rağmen, başkanlıkla ilgili her hangi bir düşüncesinin olmadığını söyledi.

Federasyon Başkanı Hasan Doğan'ın ani vefatının üzüntüsü sürerken, 3 ay içinde olağanüstü genel kurul yapmak zorunda olan TFF'de yeni başkanın kim olacağı konusunda da çeşitli iddialar ortaya atılıyor. Merhum Başkan Hasan Doğan'ın vefatının henüz ilk haftasının dolmuş olmasından henüz kimsenin aday olduğunu açıklamadığı futbol camiasında çeşitli iddialar hem kulislerde hem de medyada yer buluyor.

Başkanlıkla ilgili ismi basında öne çıkan TFF'nin mevcut Başkanvekilleri Mahmut Özgener ve Lutfi Arıboğan, yine TFF yöneticisi olan Mehmet Ali Aydınlar ve son kongre öncesi adaylığı gündeme gelen Hamdi Akın isimleri tartışılıyor. Tartışılan bu isimlerden Lutfi Arıboğan ise ilk açıklamayı yapan isim oldu.

Yazılı bir açıklama yapan başkanvekili Arıboğan, kendisine teveccüh gösterildiğini ve isminin adaylar arasında geçirildiğini belirtti ancak böyle bir düşüncesinin olmadığını ifade ederek, "Türk futbolunun geleceği açısından son derece önemli ve hassas olduğunu düşündüğüm bu özel süreç içerisinde yanlış anlaşılmalara ve gereksiz spekülasyonlara son vermek amacıyla başkan adaylığı konusunda herhangi bir düşüncemin olmadığını özenle ve altını çizerek belirtme ihtiyacını hissediyorum." dedi.

Başkanvekili Lutfi Arıboğan'ın yazılı açıklamasının detayları şöyle;

"Bilindiği üzere kıymetli başkanım, çok değerli dostum Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı merhum Hasan Doğan'ın zamansız vefatı ülkemizi derin bir üzüntüye boğmuş ve federasyonumuz başkanlık makamı boş kalmıştır. Türkiye Futbol Federasyonu'nun yasa ile belirlenmiş ilgili kuralları gereği, Genel Kurulumuz en geç üç ay içerisinde başkanlık makamı için seçim yapmak üzere bir araya gelecektir.

Ortaya çıkan bu beklenmedik ve hazırlıksız gündem nedeniyle doğal olarak spor kamuoyumuz, Türkiye Futbol Federasyonu'nun yeni başkan adayları konusunda yakıştırma ve yorumlar yapmaktadır. Son günlerde yapılan bu yorumlar içerisinde teveccüh gösterilerek ismime yer verildiğini, başkanvekilliği sıfatım nedeniyle de bu süreç içerisinde başkanlık konusunda sıklıkla ismimin kullanılmakta olduğunu gözlemlemekteyim.

Ancak Türk futbolunun geleceği açısından son derece önemli ve hassas olduğunu düşündüğüm bu özel süreç içerisinde yanlış anlaşılmalara ve gereksiz spekülasyonlara son vermek amacıyla başkan adaylığı konusunda herhangi bir düşüncemin olmadığını özenle ve altını çizerek belirtme ihtiyacını hissediyorum.

Başkanımız merhum Hasan Doğan'ın futbol camiamızda büyük bir inanç ve özveri ile tesis etmiş olduğu uzlaşı ve güven ortamının devamının sağlanması, lüzumsuz çekişme ve spekülasyonlara fırsat verilmemesi, genel kurulumuzun sağlıklı bir süreç içerisinde toplantıya hazırlanması ve başkanlık seçiminin gerçekleştirilmesi şu anda en öncelikli sorumluluklarımı oluşturmaktadır. Bunların başarıyla gerçekleşebilmesi için tüm motivasyon ve gücümle çalışmaktayım.

Gelecek misyonumun kısa vadeli önceliğini, merhum başkanımızla birlikte üzerinde çalışmakta olduğumuz, Türk futbolunun uluslararası standartlara taşınması ve güçlü bir endüstri haline gelmesini sağlayacak önemli projelerin hayata geçirilmesi oluşturmaktadır. Başkanvekilliği görevim sürdüğü müddetçe, TFF Yönetim Kurulumuz ile birlikte çalışarak bu projelerin hayata geçebilmesi için elimden gelen tüm çabayı gösterme arzusunda olduğumu bilgilerinize sunarım."

KAHRAMAN POLİS AVCI ÇIKTI!

ABD İstanbul Başkonsolosluğu önünde nöbet tutan polislere silahlı saldırı düzenleyen 3 teröristi öldüren polis memuru Osman Dağlı'nın av meraklısı bir kişi olduğu ortaya çıktı.

Kırşehirli arkadaşı Adem Akkuş, ava meraklı bir kişi olarak tanınan polis memuru Osman Dağlı'nın silaha olan merakı yüzünden kendisini polislik mesleğine yönlendirdiğini anlattı.

Akkuş, milli duyguları güçlü olan Dağlı'nın verilen görevi en iyi şekilde yerine getiren bir kişiliğe sahip olduğunu söyledi.

Olay sonrası İstinye Devlet Hastanesi'ne kaldırılan polis memuru Osman Dağlı'nın vücudundaki kurşun çekirdeği ameliyatla alındı.

Durumunun iyi olduğu bildirilen polis memuru Dağlı'nın 10 yıllık arkadaşları İsmail Durmuş ve Adem Akkuş arkadaşları ile gurur duyduklarını ifade etti. Bursa'nın Nilüfer ilçesinde öğretmen olan İsmail Durmuş ve Adem Akkuş, arkadaşları Osman Dağlı'yı anlattı.

Olayı duyduğunda endişe ile içinde olduklarını anlatan arkadaşı İsmail Durmuş, şehit isimleri arasında kendi arkadaşlarının ismini görmeyince bir nebze olsa rahatladıklarını, ama ne olursa olsun diğer şehitlerin de kendileri için önemli olduğunu ve bu sebeple büyük üzüntü duyduklarını söyledi.

Durmuş, "Olay sonrası kendisini aradık ama ulaşamadık. Telefonlarımıza cevap vermeyince iyice endişelendik. Şehitler arasında ismini görmeyince biraz olsun rahatladık ama diğer şehitlere üzüldük. Sonraları kendisi ile telefonla görüşme imkanı bulduk. Osman arkadaşımız tüfeği alır ava çıkardı. Onun için 3 teröristi öldürmüsi bizleri yanıtmadı. Kendisi milli ve manevi duygulara bağlı bir arkadaşımızdır. Zaten kendisi ambulansla hastaneye giderken kelime-i şehadet getirerek hastaneye gitmiştir." dedi.

Kahraman polis Osman Dağlı'nın diğer arkadaşı Adem Akkuş'da, arkadaşı Osman Dağlı'nın silaha olan merakı ve avcı kişiliği yüzünden polis mesleğini seçtiğini anlatarak şunları söyledi: "Osman avcılıkla uğraşan ve silaha meraklı bir arkadaşımızdır. Milli duyguları yoğun yaşayan bir arkadaşımızdır. Onun için polis teşkilatına girmiştir. Aldığı vazifeyi hakkıyla yerine getiren kişiliğe sahiptir. Zaten bu yaşanan olayda da üzerine düşen görevi yerine getirdi. Yaralandı ama yine de görevini sonuna kadar yerine getirdi. İyi bir arkadaşımdır. Yaralanması ölmesinden daha iyi oldu."

9 Temmuz günü Sarıyer'de ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu önünde polise yönelik düzenlenen silahlı saldırıda 3 polis memuru şehit olmuş, biri polis memuru 2 kişi de yaralanmıştı. Saldırıyı gerçekleştirenlerden 3 terörist de ölü olarak ele geçirilmişti.

25 BİN KİŞİ SIFIR ÇEKTİ!


2008 ÖSS'ye giren 1 milyon 504 bin 956 adaydan, 25 bin 652'si sıfır çekti. 2007 ÖSS'de adaylardan 47 bini sıfır puan almıştı.

Sınavda puan türlerinin en az birinden 165 ve daha fazla puan alan aday sayısı 1 milyon 293 bin 253 olarak gerçekleşti.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, YÖK'te düzenlediği basın toplantısında 2008 ÖSS sonuçları ile ilgili istatistiki bilgileri açıkladı.

Yarımağan'ın verdiği bilgiye göre; 2008 ÖSYS'ye sınavsız geçiş için 115 bin 192, ÖSS için 1 milyon 531 bin 184 olmak üzere toplam 1 milyon 646 bin 376 aday başvurdu.

ÖSS' ye başvuran 1 milyon 531 bin 184 adaydan, 1 milyon 504 bin 956'sı sınava girdi, 26 bin 228 aday sınava girmedi. Sınava giren 1 milyon 504 bin 956 adaydan, 1 milyon 504 bin 533'ünün sınavı geçerli, 423 adayın sınavı ise geçersiz sayıldı.

2008 ÖSS'DE 25 BİN 652 ADAY SIFIR PUAN ALDI

Sınavı geçerli sayılan 1 milyon 504 bin 533 adaydan 1 milyon 478 bin 881'inin ÖSS puanı hesaplandı. Toplam 25 bin 652 adayın ÖSS puanları hesaplanmadı yani sıfır puan aldı.

2008 ÖSS'de sınavı geçerli sayılan adaylardan, 1 milyon 405 bin 307'si (yüzde 93.40) tercih yapma hakkını elde ederken; 99 bin 226 aday (yüzde 6.60) tercih yapma hakkı elde edemedi.

Sınavda puan türlerinden en az birinden dört yıllık fakülte tercih etmek için gerekli 165 ve daha fazla puan alan aday sayısı 1 milyon 293 bin 253 olarak gerçekleşti. 145 ve üstünde puan alan aday sayısı ise 1 milyon 405 bin 307 oldu.

2008 ÖSS'DE KIZLAR DAHA BAŞARILI OLDU

ÖSS'de sınavı geçerli sayılan adayların yüzde 55.74'ünü erkekler, yüzde 44.26'sını ise kızlar oluşturdu. Erkek adaylardan yüzde 91.46'sı, kız adaylardan da yüzde 95.85'i tercih yapma hakkı elde etti. Erkek adaylardan yüzde 82.79'u, kız adaylardan yüzde 89.95'i puan türlerinin en az birinden 165 ve daha daha fazla puan aldı.

2008 ÖSS'ye bin 251 engelli aday girdi. Bu adaylardan bin 107'si 148 ve üstende puan alarak tercih yapma hakkı elde etti. Sınavda puan türlerinin en az birinden 165 ve daha fazla puan alan engelli aday sayısı ise 925.

YANMAYA HAZIR OLUN

Hava sıcaklıklarının Türkiye'nin batı kesimlerinden başlayarak tüm yurtta 3-5 derece artacağı bildirildi.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ''Meteorolojik Uyarı''da, Türkiye'nin güney, iç ve batı kesimlerinin Pazartesi'nden itibaren sıcak hava dalgasının etkisine gireceği belirtildi.

Hava sıcaklık değerlerinin, gölgede, Marmara Bölgesi'nde 33-38, Ege Bölgesi'nde 38-42, Akdeniz Bölgesi'nde 38-40, İç Anadolu Bölgesi'nde 36-37 ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 39-40 derecelerde olacağı tahmin ediliyor.

Uyarıda, Türkiye'nin güney, iç ve batı bölgelerinde görülecek yüksek hava sıcaklığına bağlı olarak oluşabilecek olumsuz şartlara karşı vatandaş ve ilgililerin tedbirli olması istendi.

"TÜRKİYE'YE ÇELME TAKILDI"


Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti'ye kapatma davası açılması ile Türkiye'nin ilerlemesine çelme takıldığını söyledi. Şahinbey Belediyesi'nde gazetecilerin sorularını cevaplayan Şimşek, mart ayındaki gelişmelerin Türkiye'yi aşağıya çektiğini belirtti.

Şimşek, kapatma davasının Türkiye'ye ayak bağı olduğunu ifade etti. Bunun başka bir açıklaması olmadığını söyleyen Şimşek, bütün olumsuzluklara rağmen reformlara devam ettiklerini dile getirdi. Şimşek, şöyle konuştu; "Bizim gündemimiz, reform, istihdam, rekabet gücüdür ve Türkiye'nin ileriye gitmesidir. Türkiye bütün bunları atlatacaktır. Ülkemiz, giderek olgunlaşan demokrasi ile karşı karşıyadır. Türkiye geçen sene o süreçlerden daha güçlü bir şekilde çıktı. Eminim Türkiye bu süreçten de çok çok güçlü çıkacaktır. Türkiye uzun vadede şuanda bizim hayranlıkla baktığımız ülkeleri geçecek. Kendi bölgesinde çok önemli bir ekonomi, en önemli oyuncu. Türkiye'nin büyüme hızını kimse durduramayacaktır"

Türkiye'nin, 20, 30 ve 40 yıllık görünümünü ve beklentilerini ele aldıklarını söyleyen Şimşek, beklentilerin temellerini sağlamlaştırmanın hesapların yaptıklarını kaydetti.

Şimşek, "Nasıl ki ülke, 2002-2007 arasında önemli bir çıkış yakaladı. Şimdi, 2009-2015 arasında nasıl büyük bir çıkış yakalar bunun temellerini hazırlıyoruz. Yapılan reformların amacı o. Eksikliklerimiz yok mu?. Var tabi, yapamadıklarımız var. Bu yaptıklarımız mükemmel mi? değil. Zaten ben öyle bir iddia içinde de değilim. Daha tarım reformu, eğitimde kalitenin artırılması reformu, teşviklerin rasyonelleştirilmesi gibi maddeler önümüzdeki birkaç ay içinde gündemimizde olan çok önemli konular. Onun için Türkiye bu gündemi hak etmiyor. Türkiye, potansiyeli yüksek, dinamizmi yüksek ve girişimciliği yüksek bir ülke. Böyle bir ülkenin önünü tıkamamamız lazım. Bütün bu olanlara rağmen ben iyimserim. Hep birlikte el birliği ile ülkemizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. O konuda bence çok önemli açılımlar ve performans var" diye konuştu.

Elektrik zamlarına da değinen Şimşek, elektrikte maliyet esasını göz önünde tuttuklarını dile getirdi. Sanayiciye, esnafa ve vatandaşa elektrik satıp kar etmenin hesabını yapmadıklarını aktaran Şimşek, "Bu ülkede elektriğin yüzde 52'si doğalgaz ile üretiliyor. Doğalgazın yüzde 99'u ithal ediliyor. Elektriğin yüzde 8'i ithal kömürle üretiliyor. Dolayısıyla yüzde 60'ı dışarıdan gelen, fiyatı bizim kontrolümüzde olmayan ve fiyatı son birkaç yılda 5-6 kat artan ürünlerin içinde olduğu bir üründen bahsediyoruz. 1970'li yıllarda petrol fiyatları 30 dolarken ülke yoluna devam edememiş. Bugün bırakın 30 doları 140 dolar ile Türkiye yoluna devam ediyor. Mayıs ayında Türkiye'de cari açık 43 milyar dolardı. Türkiye'nin enerji ithalatı 41.5 milyar dolar. Bizim elektrikte yaptığımız fiyat ayarlamaları Türkiye'nin çok büyük fedakârlık göstererek, sanayicinin rekabet gücünü dikkate alarak, tüketicinin ödeme gücünü dikkate alarak büyük fedakârlık yaptığı bir fiyat ayarlamasıdır. Bakın hesap ortada. 1990'lı yıllarda Türkiye enflasyon liginde sürekli bir şekilde 4-7. sıradayız. Bu yılın başında bu hesaba baktık, Türkiye şuanda 59. sırada. Dünya enflasyon liginde ülkemiz 59. sırada yer alıyor. Dünyanın her yerinde enflasyon yüksek." diye konuştu.

Özelleştirmenin doğrudan büyümeye etkisini ölçemediklerini ifade eden Şimşek, ancak dolaylı olarak bakabildikleri kaydetti. Özelleştirmenin, devletin bir varlığını satıp gelir elde etmesi olmadığına dikkat çeken Şimşek, şunları söyledi; "Onunla reform olmaz. Özelleşme eğer serbestleşmeye, rekabete, yenilikçiliğe, verimlilik artışına yol açarsa özelleştirme olur. Ekonomide büyümeyi belirleyen iki faktör vardır, bir tanesi çalışanların istihdam edilmesi bir diğeri de işgücünün daha etkin kullanılmasıdır. Aynı çalışanla aynı makinelerle aynı fabrika içerisinde değişik üretim yöntemleri ile daha yenilikçi yaklaşımlarla üretimin artırılması yani verimlilik. Kişi başına milli geliri belirleyen iki temel faktör var. İstihdam ve verimlilik. 1990'lı yıllarda verimliliğin büyümeye katkısı yüzde 8 civarında. Son 5-6 yıla baktığınız zaman bu yüzde 40-50'lilere çıkmış. Bunun arkasındaki en önemli faktörlerden bir tanesi özelleştirmedir. Yabancı doğrudan sermayenin girişidir"

Şimşek, bir çok alanda reform yaptıklarını belirterek şöyle konuştu; "Maalesef o reformlar gündemi oluşturmuyor. Ülkeye bir heyecan vermek lazım. Pozitif enerji vermek lazım. Fakat ülke sürekli sabah kalkıyor, bu pozitif enerjisi bu suni gündemle eriyip gidiyor. İnsanların geleceğe moral ve güvenle bakması lazım. Faizler Türkiye'de yükseldi. Faizler Türkiye'de hak etmediği kadar yüksek. Ama ne oluyor, vatandaş o faizden bono alacağına, parasını TL mevduatına yatıracağına bu korkulardan ve kaygılardan dolayı döviz alıyor. ABD dolarının faizi belli yüzde 2-3 civarında. Avro'nun faizi belli onlarda bir yükselme yok. Niye vatandaş yüzde 22'lik faiz dururken alıyor parasını dövize yatırıyor. Piyasadan çekiyor. Son aylardaki siyasi gelişmeler vatandaşı, daha temkinli ve kötümser yapıyor. Vatandaş içine çekiliyor. Tüketim yatırım kararlarını etkiliyor. Dünyada kriz geçen temmuz ayında başladı. Krizin bütün boyutları temmuz'dan sonra ortaya çıktı. Bankaların zarar etmesi, enerji krizi, ziraat krizi. Yeni bir olay değil ki. Ama bizde faizler düştü, yeni ve güçlü bir hükümet kuruldu. Yeni bir yetki verildi. Vatandaş, reformlar devam edecek. Uluslar arası ve ulusal yatırımcılar, yatırım devam edecek. Güven devam edecek diye faizler indi. Nereye kadar indi. Geçen senenin başında faizler yüzde 22-23'tü. Faizler yıl sonuna doğru yüzde 16'ya kadar indi. Hatta mart ayında bile bu gelişmeler olmadan önce yüzde 17 civarındaydı. Ama mart ayından sonra dünya genelinde faizler artmazken Türkiye'de hızlı bir şekilde artmaya başladı. Şuan, yüzde 22 civarında. Faiz artışı nasıl yansıyor; esnafa da kredi kullanana da yansıyor"

552 BİN KİŞİ YERLEŞECEK


ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2008 ÖSS sonuçlarına göre yerleştirilecek öğrenci sayısının açıköğretim fakülteleri hariç 552 bin 392 olduğunu söyledi. Bu rakamın geçen yıla göre yüksek olduğunu kaydeden Yarımağan, "Geçen sene rakam 430 bin dolayındaydı." dedi.

Yarımağan, ÖSS sonuçlarına ilişkin istatistiki bilgileri açıkladı. Yarımağan'ın verdiği bilgiye göre, birinci grupta yer alan, her adayın çözmesi gereken ve her biri 30 sorudan oluşan testlerde, adaylara en zor gelen test Sosyal Bilimler testi oldu. Türkçe'de 30 sorunun da 30'una cevap verenlerin sayısı 9 bin 900, Matematik'te 3 bin 741, Fen Bilimlerinde bin 321. Sosyal Bilimlerde ise yalnızca 17 kişi tüm sorulara doğru yanıt verdi.

Sınavda ikinci gruptaki testlerde yer alan Edebiyat ve Sosyal Bilimlerde 30 sorunun 30'una da doğru yanıt verenlerin sayısı 396. Sosyal Bilimler -2 testinde 39, Matematik- 2'de 567 ve Fen Bilimleri - 2'de 116 aday tüm sorulara doğru yanıt verdi.

İngilizce, Almanca ve Fransız'dan yapılan yabancı dil testinde ise adaylara 100 soru yöneltildi. İngilizce'de 14, Almanca'da 67 aday tüm sorulara doğru yanıt verirken, Fransızca'da tüm soruları doğru yanıtlayan aday çıkmadı.

"ADAYLAR FEN TESTLERİNDEN KAÇIYOR"

Yarımağan, testleri cevaplaması gerekirken cevaplamayanlar hakkında da bilgi verdi. İlk 4 testin, ortak müfredata dayalı ve tüm adaylara hitap eden sorulardan oluştuğunu yineleyen Yarımağan, "Burada Türkçe testini cevaplama oranı yüzde 98.5, Matematik yüzde 81 iken; Fen Bilimleri -1 testini cevaplama oranı yalnızca yüzde 44.9. Adaylarımız, fen testlerinden kaçıyorlar." dedi.

Yarımağan, genel liseler ve öğretmen liselerinde fen bilimleri alanında okuyan adayların yanıtladığı Fen-2 testini cevaplayanların oranının yüzde 69 olduğuna dikkat çekerek, "Bu öğrencilerin yüzde 30'u Fen Bilimleri testine cevap vermiyor. Bu da çok düşündürücü." diye konuştu.

Yarımağan, 165 ve üzerinde SAY- 2, EA -2 veya SÖZ- 2 puanı alan aday sayısının 874 bin 178 olduğunu kaydetti. Her üç puan türünde de 165 i geçen aday sayısı 223 bin olduğunu açıkladı.

"YERLEŞTİRİLECEK ÖĞRENCİ SAYISI 552 BİN 392"

Yarımağan, YÖK'ün kontenjanları önemli ölçüde arttırdığını hatırlattı. Yarımağan, 455 bin 157'si devlet üniversiteleri, 59 bin 632'si vakıf üniversiteleri, 15 bin 806'sı KKTC'deki üniversiteler ve bin 943'ü yurt dışındaki üniversiteler olmak üzere toplam 532 bin 538 kontenjana merkezi yerleştirme yapılacağını kaydetti. Yarımağan, bu rakama açıköğretim fakültelerinin dahil olmadığını aktardı.

Üniversitelerin özel yetenek sınavları ile alacağı öğrenci sayısının ise 19 bin 854 olduğunu dile getiren Yarımağan, "Yani, bu yıl açıköğretim fakültesi hariç yerleştirilecek öğrenci sayısı 552 bin 392. Bu oran geçen seneye göre arttı. Geçen sene 430 bin dolayındaydı." şeklinde konuştu. Yarımağan, kontenjanların 275 bininin lisan, 227 bininin ise ön lisans programlarına ait olduğunu belirtti.

EN FAZLA KONTENJAN SAY-2 PUANINDA

Yarımağan'ın verdiği bilgiye göre puan türlerine göre en fazla kontenjan SAY-2 puanına ait. SAY-2 puanı ile 109 bin 996, EA-2 puanı ile 80 bin 593, SÖZ -2 puanı ile 33 bin 225 aday yerleştirilecek. SAY-1 puanı ile 18 bin 331, EA-1 panı ile 11 bin 810 ve SÖZ-1 puanı ile 6 bin 361 kontenjana yerleştirme yapılacak. Son üç puan türüne göre ayrılan kontenjanlara, sınavsız geçişten arda kalan kontenjanlar da eklenecek.

KEY ÖDEMELERİ BU AY


Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Konut Edindirme Yardımı (KEY) ödemelerinin bu ay içinde yapılacağını söyledi.

Şimşek, yaptığı açıklamada, Emlak Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı'nın devletin diğer birimleri ile yapılan çalışmaları sonuçlandığını belirtti. Şimşek, hak sahiplerinin bilgilerinin CD halinde Ziraat Bankası'na verileceğini ve ödemelerin başlayacağını ifade etti. Gelecek hafta içinde çok büyük olasılıkla TBMM'de hazine ile ilgili bir yasa görüşüleceğini bildiren Şimşek, "O yasanın içinde KEY ödemelerine ilişkin bir düzenlemede var. O düzenleme çıkmış olacak. Ben şuan inanıyorum, KEY ödemeleri temmuz ayı içinde ödenmeye başlanacak. Başlanmaması için şu anda bir sebep görmüyorum" dedi.

11 Temmuz 2008 Cuma

GALATASARAY, KONDİSYON ÇALIŞTI

Galatasaray, yurt dışı hazırlıklarını Almanya'nın Duisburg kentinden yaptığı antrenmanla sürdürüyor. Teknik Direktör Michael Skibbe yönetiminde yapılan çalışmada futbolcular ısınma hareketlerinin ardından yarı sahada çift kale maç yaptı.

Antrenör Ümit Davala'nın teknik direktörlük pro-lisans kursuna katılması nedeniyle Almanya kampı boyunca teknik ekibe Alman Futbol Federasyonu'nda altyapı sorumlusu olarak görev yapan antrenör Ertuğrul Güleryüz'ün yardım edeceği açıklandı. Sarı - kırmızılılar yarın akşam basına kapalı yapacakları antrenmanla hazırlıklarına devam edecek.

- MİLLİLER, YARIN KATILACAK -

Bu arada Milli Takımımızın 2008 Avrupa Şampiyonası kadrosunda yer aldıkları için izinli sayılan milli futbolcuların, yarın akşam yapılacak çalışmaya katılacakları açıklandı.

Sarı - kırmızılı ekibin bugün yaptığı çalışmasını yaklaşık 50 kişilik bir taraftar grubu da izledi.

İBRAHİM KUTLUAY YEMİN ETTİ

Milli basketbolcu İbrahim Kutluay, Antalya 3. Piyade Er Eğitim Tugayı'nda düzenlenen törende yemin etti.

Antalya'da bedelli askerlik yapanlar, 9 günlük eğitimin ardından bugün düzenlenen törenle yemin ettiler. Bedelli askerler arasında bulunan İbrahim Kutluay yemin ederken, eşi Demet Şener ve kızı İrem de törende hazır bulundu.

İbrahim Kutluay, yemin töreninden sonra özel bir araçla tugaydan eşi ve kızı ile birlikte çıktı. Kutluay, çıkışta basın mensuplarının sorularını cevapsız bıraktı.

GÜLE GÜLE AURELİO


İspanya'nın Real Betis kulübü, milli futbolcu Mehmet Aurelio ile resmi sözleşme imzaladığını duyurdu.

Brezilya'dan bugün uçakla Sevilla kentine gelen ve sağlık kontrolünden geçen Aurelio, daha sonra Real Betis kulübüyle 3 yıllık sözleşme imzaladı.

Aurelio'nun son sezonunda 25 maç oynaması halinde sözleşmesinin 1 yıl otomatik olarak uzatılacağı da duyuruldu.

SKİBBE, TRANSFERLERİ BEKLİYOR

Galatasaray Teknik Direktörü Michael Skibbe, sabah yapılan antrenmanın ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

Alman teknik adam Sarı - kırmızılı ekibin kamp yaptığı Duisburg'ta yapılan sabah antrenmanı sonrasında yaptığı açıklamada, "Hazırlık kamplarında yeni sezonda ihtiyaç duyduğumuz iki oyuncunun transferinin bir an önce bitirilmesini bekliyorum." dedi.

"BEN DE BU DAVAYI AÇARDIM"


Yargıtay onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ergenekon soruşturması ve AKP hakkında açılan kapatma davasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kanadoğlu, darbe girişiminde bulunmanın suç olduğunu ve böyle bir iddia karşısında kendisinin de soruşturma başlatma talimatı verebileceğine dikkat çekerek, "Darbede başarılı olanı yargılayamazsınız. Ancak, eyleme geçilmesi suç olur" dedi.

Kanadoğlu, Ergenekon soruşturmasına ilişkin basına yansıyan ifade tutanaklarının, soruşturmaya zarar verdiğini belirterek, "Hukuka uygun hareket etmezseniz bilgi kirliliği yaşarsınız. Bu soruşturmada belirli medya eşliğinde bu işi götürdüğünüz intibası verirseniz, böyle bir algılamaya yol açarsanız o soruşturmayı daha başında kaybedersiniz. Bizim yasalarımız, bu kurallara uyulması için gerekli yaptırımları koymuş" diye konuştu.

Soruşturma çerçevinde gözaltına alınan generallerin iddia edildiği gibi darbe hazırlıklarını görevleri başında yapmış olmaları halinde, davaya Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nin bakması gerektiğini belirten Kanadoğlu şunları söyledi:

"Varsayımlar üzerine konuşuyoruz. O komutanların görev sırasında bir darbe teşebbüsüne giriştikleri yolunda bir dava açılacaksa, görevde işledikleri bu suçtan dolayı, ki bu askeri suçtur o nedenle askeri yargının görev alanına girer. Çünkü, asker kişinin emekli de olsa görevi başında işlediği suçtan dolayı askeri yargıda yargılanması gerekir. Ama işin bir başka boyutu da var. Eğer, siz bu kişileri daha sonra bir çeteleşmenin lideri olarak suçlayacaksanız lider olarak bu işi Ankara'da yaptıklarını kabul edecek olursanız bu defa da Ankara'da mı, İstanbul'da mı yargılanacaklar konusu tartışılır. Çözülmesi gereken, sadece yargının bakacağı bir iş olmasına rağmen, ortaya konan manzara doğrudan doğruya siyasi etkilerin de etkili olduğu ve bir kısım medyanın da soruşturmaya kılavuzluk yaptığı bir soruşturma haline geldi. Neden geldi? Yargı bağımsızlığı konusundan geldi. Yargı bağımsız değilse o yargı siyasallaşır. Siyasallaşan bir yargının kimi, nereden ve ne zaman vuracağı belli değildir. Yani, siyasallaştıran siyasi güç, o yargının bir gün gelip kendisini de vuracağını bilmelidir. Onun için, hukuk devleti demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Yargı bağımsızlığı da hukuk devletinin koşuludur."


-"BU SORUŞTURMANIN GÜVENİLİRLİĞİNDEN SÖZ EDEMEZSİNİZ'


Ergenekon soruşturmasının güvenilirliğinden söz etmenin mümkün olmayacağını da belirten Kanadoğlu, "Bir takım belgeler medyada yayınlanır ise, gizlilik olayı ortadan kaldırılırsa bu soruşturmanın selametinden, güvenilirliğinden bahsetmek mümkün olmaz" dedi.


-"BEN DE BU DAVAYI AÇARDIM'


Emekli Başsavcı Kanadoğlu, görevi başında olan bir savcı olması halinde Ergenekon soruşturmasını açıp açmayacağı yönündeki soruya da net bir yanıt vererek, "Tabii ki açardım" dedi. Kanadoğlu, bir çeteleşme olayının varlığının henüz kanıtlanmadığını ama bu konuda bir takım iddiaların bulunduğuna dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi:

"Bu iddiaları somutlaştırmak elbette yargının görevidir. Bir takım çeteleşmeler geçmişte oldu, bugün de oldu, yarın da olacaktır. Örgütlü suçlarla örgütlü bir şekilde savaşılmalı. Başka türlü işin içinden çıkamazsınız. Elbette ki soruşturacaksınız, gerçeği ortaya çıkacaksınız. Bu, sadece yargı tarafından yapılacak bir iş olacak. Bu, soruşturmanın başında Başbakan "Biz bunu biliyorduk, emniyet yolu ile bu işi soruşturmaya başladık. İşin belirli bir bölümünde savcılığa devrettik' dedi. Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'na göre, soruşturma sadece ve sadece Cumhuriyet savcısı tarafından sürdürülür. Polisin görevi, savcının verdiği talimatları yerine getirmektir. Herhangi bir şekilde bir suçun işlendiğini öğrendiği zaman doğrudan Cumhuriyet savcısını haberdar eder. Başbakan olarak, "Bu işe ben emniyet ile başladım. Belirli bir evreye geldiği zaman bunu savcılığa verdik' diyorsunuz. Bununla da kalmıyorsunuz, yürütme ve yargının işbirliği ile bu işi yaptığını ve büyük bir başarı sağlandığını söyleyerek hem yargıyı hem de yürütmeyi kutluyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Çünkü, yürütme, bir adli soruşturmada yargının emrindedir. Siz, yürütmenin bu işi belirli bir biçimde yürüttüğünü söylüyorsunuz. Bunu söylediğiniz anda, yargıya bırakılması gereken işi yürütmenin yaptığını ifade ediyorsunuz. Bu, bu soruşturmayı daha başında sakatlayan bir durumdur. O soruşturmanın inanırlılığını ve güvenilirliğini sakatlayan bir durum."


-"DARBEDE BAŞARI SAĞLAYANI YARGILAYAMAZSINIZ'


Darbe girişiminde bulunmanın suç olduğunu ancak darbede başarılı olanın suçlu kabul edilmediğine de dikkat çeken Kanadoğlu şöyle devam etti:

"Darbede başarı sağlayanı yargılayamazsınız. Teşebbüs, eyleme geçmektir. Hazırlık hareketi suç sayılmaz. Belirli bir şekilde 3-5 kişi belirli bir suçu işlemek için örgüt kurarsa cezalandırılır. Bunun için eyleme gerek yoktur. Teşebbüsten yargılanmak için icradan suçlanmaları gerekir. Ama, iddia edilen suçun işlenmesi için icra edilmesi gerekir. Planlamak icrai hareket sayılır. İcrai hareket, harekete geçmeyi gerektirmez. Bunun için de kanıtların önünüze gelmesi lazım. Ben bu suçların bir eşgüdüm içerisinde ve Yargıtay başsavcısının yöneteceği, bilginin, arşivin bulunacağı bir merkezi güç tarafından yönetilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Türkiye Başsavcılığı olsaydı bu sağlanırdı. Çeteleşme, terör örgütü olarak kabul edilebilir. Bir terör örgütü, kendi mali örgütünü sağlamak için çıkar amaçlı suç örgütü de kurabilir. Bunlarla savaşmak, bütün savcılık teşkilatı ile mümkündür. Yani Türkiye Başsavcılığı ile. Ben bunu bir taslak halinde sundum. Çok olumlu karşılandı. Fakat sonra, böyle bir başsavcı istenmedi. Bu kadar bağımsız ve güvenceli bir savcı istenmedi, kabullenilmedi. Çünkü, yargı bağımsızlığına karşı, siyasi iktidarlarda bir çekince vardır. Bu sadece bugünkü siyasi iktidarın bir sorunu değil. Demokrasi, bir kelime hayranlığı biçiminde olmamalı. Kuvvetler ayrılığını yok ederseniz, çoğulculuğu çoğunluk olarak kabul ederseniz o zaman o rejimin adı göstermelik olarak demokrasi olabilir ama bunun demokrasi ile alakası yok."


-HEM ÖZDEN ÖRNEK HEM DE HİLMİ ÖZKÖK DİNLENMELİ


Ergenekon soruşturmasını başlamasına gerekçe gösterilen günlükleri yazan Deniz Kuvvetleri eski komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün dinlenmesi gerektiğine de dikkat çeken Kanadoğlu, günlüklerin yasa dışı yollarla elde edilmiş olması, yasal delil olup olmadığının da tartışalabileceğini belirtti.

Kanadoğlu, şunları söyledi:

"Yasal delil vardır. Sahibinin rızası olmadan kaçırılan bir delilin yasal olup olmadığı tartışılır. Bu günlüklerin iki yönünden araştırılması gerekir. Birincisi, o dönemdeki kuvvet komutanının günlüğü müdür? İkincisi nasıl elde edilmiştir? Bu konu aydınlatıldıktan sonra tartışma yapılır. Delil olarak kullanamazsınız. Eğer, siz tutuklanan kişilerin eylemlerini günlüklere dayandırıyorsanız, o zaman günlükleri yazan kişinin ifadesine başvurulması gerekir. O zaman da askeri yargı, yani görev konusu gündeme gelecektir. O yasal kanıtın gerçeği yansıtıp yansıtmadığının anlaşılması gerekir. Bu sorguyu derinleştirmek için de hangi mahkemenin görevli olduğunu tespit etmek gerekir önce. Bütün vatandaşların ne izlenim edindiği de önemlidir. Her şeyden önce yargıya bırakılmalıydı bu işler. O günlüklere göre belirli kişilere belirli sıfatlar takılıyor. Açık yargılama safhasında yapılıyor. Yargısız infazlar yapılıyor. Örtbas etme izlenimi yok bende. Soruşturmanın gerektiği gibi yürütülmediği izlenimi var bende. Hatta dönemin genelkurmay Başkanının da dinlenmesi gerekir. Eğe suçlama buna dayanıyorsa bu soruşturmayı yapacak olan askeri savcılıktır.

Darbe planlamanın nitelik olarak terör suç kapsamına girdiğini de belirten Kanadoğlu, AKP hakkında açılan kapatma davasına ilişkin de görüşlerini dile getirdi.


-"BAŞBAKAN, ARA SEÇİMDE BAĞIMSIZ ADAY OLAMAZ'


AKP'nin kapatılması ve yasak gelmesi halinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın olası bir ara seçimde aday olamayacağını ancak genel seçimde bağımsız aday olabileceğini belirten Kanadoğlu şunları söyledi:

"Kapatılmaya neden olan kişiler, 5 yıl süreyle kurucu olamaz, yönetici olamaz. Siyasi partiler tarafından aday gösterilemez. Aslında SPY'ye göre bağımsız kişi bir parti listesinden aday gösterilebilir. Eğer, kapatmaya neden olan kişi milletvekili ise, gerekçeli kararın resmi gazetede yayınlanmasının ardından milletvekilliği sona erer. Bu kişi bağımsız aday olabilir mi? Milletvekili olan kişi aynı dönem için aday olamaz. Ama herhangi bir süre konmadığı için, yanı milletvekili olabilme için gerekli olan yeterlilik için bir süre konmadığı için, yasa koyucunun ara dönemde milletvekili olunmasını istemediği yorumunu çıkartabiliriz. Yasada milletvekili olamaz deniyor. O dönemde milletvekili olunamayacağı belirtiliyor. Milletvekilliği sona erdirilen kişi, öbür dönemde bağımsız olarak aday olabilir. YSK'dan genişletici bir karar beklemiyoruz"


-"KAPATMA DAVASINDA ÇIKAN KARAR, ÇIKTIĞI AN YÜRÜRLÜĞE GİRER'


Kanadoğlu, AKP hakkında verilecek olan kararın çıktığı an yürürlüğe gireceğini de belirterek, "Türban kararını Başbakan eleştirdi. AKP hakkındaki karar gerekçeli karar yayınlandığı zaman mı yürürlüğe girer. Kapatma davalarında böyle bir hüküm yok. Karar çıktığı an yürürlüğe girer" diye konuştu. (ANKA)

ÖSS VE YDS SONUÇLARI YARIN


Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve Yabancı Dil Sınavı (YDS) sonuçları yarın açıklanacak.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin açıklamasına göre, 15 Haziran 2008 Pazar günü yapılan ÖSS ile 22 Haziran 2008 Pazar günü yapılan YDS sonuçlarının değerlendirilmesi ve ortaöğretim kurumlarından alınan diploma notlarından adayların Ortaöğretim Başarı Puanlarının hesaplanması çalışmaları tamamlandı.

Sınavların sonuçlarına ilişkin bilgiler, 12 Temmuz Cumartesi günü saat 10.00'da YÖK'te düzenlenecek basın toplantısıyla açıklanacak.

Adaylar sonuçları aynı gün saat 10.30'dan itibaren http://oss.osym.gov.tr ve http://oss2008.osym.gov.tr internet adreslerinden öğrenebilecekler.

10 KİŞİ GÖZALTINDA



İstanbul Valisi Muammer Güler, ABD Başkonsolosluğu önündeki polise yönelik silahlı saldırıya ilişkin biri il dışından olmak üzere 10 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

Güler, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun, önceki günkü saldırıda yaşamını yitiren polis memurları için başsağlığı dilemek üzere yaptığı ziyaret sırasında, olayla ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Güler, ''Şu anda 1'i İstanbul dışından olmak üzere 10 kişi gözaltında'' dedi.

BEKLENEN İSTİFA GELDİ


Eski başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener, AK Parti'den istifa ettiğini açıkladı.

AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına katılan Şener, toplantı başladıktan 15 dakika sonra AK Parti Genel Merkezi'nden ayrıldı.

Genel Merkezden ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şener, AK Parti'den istifa ettiğine dair dilekçeyi MKYK'da sunduğunu bildirdi.

Toplantının nasıl bir ortamda geçtiğine ilişkin bir soru üzerine, Şener, ''İstifa aslında bir kavga müessesi değildir. İstifa medeni bir müessesedir. Başbakan büyük nezaket gösterdi, konuşma verdi. Bende tüm arkadaşlarımıza karşı veda konuşmamı yaptım. Sayın Başbakanımız da 'hayırlı olsun' dediler. Vedalaştık ve ayrıldık'' dedi.

ÇEŞME'DE YANGIN


İzmir'in Çeşme ilçesi Alaçatı mevkisinde, otluk ve makilik alanda yangın çıktı. Yangın, şiddetli rüzgar nedeniyle genişliyor.

Ahmet Piriştina Hatıra Ormanı'na genişleyen yangının İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı 3 uçak, 2 helikopter, 16 dozer, çok sayıda orman söndürme işçisi ile çevre belediye ve kurumların arazözleri kullanılarak söndürülmesine çalışılıyor.

Yangının hatıra ormanına ulaşmasının engellenmesi için ekipler yoğun çaba sarf ediyor.

10 Temmuz 2008 Perşembe

OBJEKTİFLERE BİRLİKTE POZ VERDİLER!


GENÇ SEVGİLİLER İLK KEZ OBJEKTİFLERE BİRLİKTE POZ VERDİ.

Galatasaray'ın genç yıldızı Arda Turan, Bodrum'da kız arkadaşıyla ilk kez objektiflere takıldı.

Kız arkadaşı Ceylan Bayraktaroğlu'yla birlikte tatil yapan Arda Turan önceki akşam eski kaptanı Hakan Şükür'ün ortağı olduğu mekanda yemek yedi.

Arda ve Ceylan Bayraktaroğlu'nun ilk kez objektiflere poz verdiği yemek geç saatlere kadar sürdü.

DESTEK İÇİN DÜET YAPTILAR


DOĞA DERNEĞİ'NE DESTEK VERMEK İÇİN İKİ ÜNLÜ 'UYAN' ŞARKISINI BİRLİKTE SÖYLEDİ.

Tarkan Doğa Derneği'nin yürüttüğü mücadeleye destek vermek için "Uyan" adlı bir şarkı üretti. Bu çalışmaya katılan Orhan Gencebay, şarkıda hem sazı hem de sesiyle Tarkan'a eşlik etti.

Uçankuş'un haberine göre Tarkan, "Uyan" şarkısıyla doğadaki yok oluşun önüne geçebilmek için birlikte hareket etmenin önemini vurguluyor.

ÜSKÜL, SABRİYE OKKIR İLE GÖRÜŞTÜ

Ümraniye soruşturması kapsamında tutuklanan ve tahliye edildikten sonra hayatını kaybeden Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül ile yaptığı görüşmede, eşinin ölümünde cezaevi idaresinin herhangi bir sorumluluğunun olup olmadığının ortaya konulmasını istedi.

Komisyondan yapılan yazılı açıklamaya göre, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül bugün Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır ile görüştü.

Görüşmede, Sabriye Okkır, Ümraniye Soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eşinin durumuna ilişkin olarak 4 Haziran 2008 tarihinde komisyona verdiği dilekçe hakkında şimdiye kadar neler yapıldığını ve bundan sonra neler yapılacağı hakkında bilgi istedi.

Sabriye Okkır, görüşmede ayrıca, Zafer Üskül'den, öncelikle eşinin ölümünde cezaevi idaresinin herhangi bir sorumluluğunun olup olmadığının ortaya konulmasını istedi.

Komisyon Başkanı Üskül ise Sabriye Okkır'ın başvurusunun hemen ardından komisyonun konuyu gündemine aldığını bildirdi.

Üskül, gerek Adalet Bakanlığı müfettişlerinin gerekse Türk Tabipler Birliğinin (TTB) yapacağı incelemelerin ardından Komisyonun insan hakları ihlali iddiasını inceleyeceğini ve bir ihmal varsa Komisyonun yetkileri çerçevesinde üzerine düşeni yerine getireceğini kaydetti.

AĞA BUSH


ABD’ye meydan okuyan İran Cumhurbaşkanı rastladığım en mütevazi devlet adamı.

İki gün Gelişen 8 Ülke (D-8) Zirvesi’nde izlediğim İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın kişiliğine değinmeden edemeyeceğim.. Zirvenin tartışmasız en gözde devlet adamı olan Ahmedinejad, kalacağı Hilton Oteli’ne konvoyla geldiğinde inanılmaz bir güvenlik kordonu gördüm. Uzun siyah limuzinden sarkan İranlı korumalar, kuş uçurtacak cinsten değildi. O küçük adam, kapıdan içeri girerken etraf öyle karıştı ki ben resim çekerken korumalar tarafından başka bir köşeye atıldım. Küçük adam o kadar mütevazi, cana yakındı ki yanına yaklaşmak isteyenlere tek elini havaya kaldırım selam veriyordu. Suratında hiç tebessim eksilmiyordu. O ve dışişleri bakanı asansöre binerken arkadan siyah çarşaflar giymiş yarım düzine kadın belirdi. Onlar da yandaki asansöre binip 31. kata çıktılar.

Zirve günü Mahmud Ahmedinejad, odak noktası oldu. Tüm devlet adamları onla kucaklaşmak, el sıkışmak için sıraya girdiler.



Tüm fotoğrafçılar basın toplantısında en ufak hareketini çekiyorlardı. Halk adamı cumhurbaşkanı, basın toplatısı yaparken bile kendisine işaret edenlere selam vermeyi ihmal etmiyordu. Tüm salona hakimdi. Lisan bilmiyordu ama sorulan soruları anlıyor gibi ifadeler takınıyordu. Zirvenin nihai bildigenin açıklandığı basın toplantısı bile ona yetmedi. ABD’ye ve Başkan Bush’a saldırmak istiyordu. Sırf içini boşaltmak için özel olarak yalnız başına aynı salonda ikinci bir basın toplantısı düzenledi.

Düşmanına bile saygı göstermesi dikkatimi çekti. İranlı tercümanı sık sık “Bush” diye tercüme ediyor, o da sürekli “Agha Bush” diyerek tercüme eksikliğini “Mr Bush” diye değiştiriyordu. İran Cumhurbaşkanı boşu boşuna halkın sevgilisi haline gelmemişti.

Geldiğim günden beri kafaya koymuştum. Basın toplantısından sonra yanına gidecek ve birlikte hatıra resmi çektirmeyi deneyecektim. Ama güvenlik görevlilerini geçmem çok zordu.

Sadece İranlı korumalar değil, Malezyalı korumalar da çok acımasızdı. Cumhurbaşkanının tercümanına yaklaştım ve annemin İranlı olduğunu ve Ahmedinejad ile hatıra resmi çektirmek istediğimi söyledim. Tercüman basın toplantısı çıkışı isteğimi yerine getirmeye çalışacağını söyledi. Elimde video kameram da vardı. Yanına yaklaşabilsem rahatlıkla onla röportaj da yapardım ama o kalabalıkta nasıl anlaşacaktık. Farsçadan başka dil bilmiyordu.

Çıkarken yanına yaklaşmayı denedim. Korumalar benim ayağımı yerden kestiler. Allahtan tercüman beni gördü ve Ahmedinejad’ın kulağına annemin İranlı olduğunu fısıldadı. O anda tüm yollar açıldı ve kendimi Ahmedinejad ile çok samimi vaziyette buldum. O Farsça bana anneme selam söylememi söylüyordu. Annemin vefat ettiğini el hareketleriyle anlatmaya çalıştım. Annemin sağolmadığını öğrenince gerçekten üzülmüştü. Bu kez üzüntüsünü ifade etti ve bir kadın ismi söyledi. Bana annesinden bahseder gibi geldi. O ara dilde anlaşabilsek özel röportaj yapabilirdim. O kadar yakın davranıyordu ki.

Tercüman da yanımızda olmadığı için el sıkışık birbirmizden ayrıldık. ABD’ye meydan okuyan bu küçük adamı unutamayacağım. Hangi Cumhurbaşkanı kalabalıkta gördüğü bir yabancıya bu kadar içten davranırdı?

Fotoğraflarımı çekmesi için oradaki Sipa muhabirini ayarlamıştım. Çektiği fotoğraflara bakınca çok karanlıktı. Nedenini Fransız fotoğrafçı şöyle açıkladı: “Korumalardan o kadar darbe yedim ki. Fotoğraf makineme bile vurdular.”

REPO HACMİ BÜYÜDÜ

Banka ve aracı kurumların müşterileriyle gerçekleştirdiği repo işlemlerinin bakiyesi, 27 Haziran-4 Temmuz haftasında kaydettiği 88.3 milyon YTL'lik artışla 2 milyar 572.2 milyon YTL'ye yükseldi.

Söz konusu repo hacminde geçen yılın tümünde 531.2 milyon YTL'lik artış yaşanmıştı. Yılbaşından bu yana ise repo işlemlerinde net 160.7 milyon YTL'lik azalma oldu. Merkez Bankası verilerine göre, mali kuruluşların kendi aralarında yaptıkları repo işlemlerinin tutarı da anılan hafta kaydettiği 1 milyar 754.3 milyon YTL'lik artışla 18 milyar 194.3 milyon YTL'ye ulaştı.

"ÖSS SONUÇLARI CUMARTESİ GÜNÜ AÇIKLANACAK"

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve Yabancı Dil Sınavı'nın (YDS) sonuçlarının 12 Temmuz Cumartesi günü açıklanacağını bildirdi.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 15 Haziran'da yapılan ÖSS ile 22 Haziran'da yapılan YDS'nin değerlendirilmesi ve ortaöğretim kurumlarından alınan diploma notlarından adayların Ortaöğretim Başarı Puanlarının (OBP) hesaplanması çalışmalarının tamamlandığını bildirdi. Yarımağan, sınav sonuçlarının 12 Temmuz Cumartesi günü saat 10:00 da Yükseköğretim Kurulu Toplantı Salonu'nda basına açıklanacağını duyurdu.

Yarımağan'ın verdiği bilgiye göre, adaylar sonuçları 12 Temmuz Cumartesi günü saat 10:30'dan itibaren http://oss.osym.gov.tr ve http://oss2008.osym.gov.tr internet adreslerinden öğrenebilecek.

ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN ŞEHİTLERİ ANLATAN TİYATRO GÖSTERİSİ

Konya'da özel bir eğitim kurumunun yıl sonu etkinliklerinde engelli öğrencilerin sahnelediği şehitleri anlatan tiyatro gösterisi davetlileri duygulandırdı. Engelli öğrencilerin anlamlı gösterisi ve performansları izleyicilerden tam not aldı.

Özel Aday Eğitim Kurumu'nda eğitim gören engelli öğrenciler, hazırladıkları gösteriyi Alaeddin Kültür Merkezinde davetlilere sundu. Çok sayıda izleyicinin katıldığı programda engelliler, bir kere daha engel tanımadıklarını kanıtladılar.

Engelli vatandaşların topluma kazandırılması için özel eğitimin önemli olduğunu söyleyen Özel Aday Eğitim Kurumu Kurucu Müdürü Adnan Yağcı, vatandaşların engelli eğitimine önem vermesi gerektiğini belirtti. Devlet tarafından özel eğitim çalışmalarının desteklendiğini ve bu sayede engelli vatandaşların topluma kazandırıldığına dikkati çeken Adnan Yağcı, son zamanlarda engelli vatandaşlar için verilen bazı hakların geri alınmasına çok üzüldüğünü ifade etti. Engellilerin daha iyi şartlarda eğitim görebilmesi için bu hakların geri alınmaması gerektiğini bildiren Yağcı, öğrenci velilerine ve duyarlı vatandaşlara seslenerek, "Engelli öğrencilerimizin topluma kazandırılması için bizden desteğinizi esirgemeyin" çağrısında bulundu.

Yağcı, yapmış oldukları yıl sonu etkinliğinde engelli öğrencilerin çalışmalarını sergileyeceklerini belirtti. Engelli öğrencilerin asker selamı ile başlayan gösteriler, okul korosunun söylediği şarkılar ve türkülerle devam etti. Gösterilerde şehit olan 4 askere ağıt yakılmasını canlandıran engelli öğrencilerin performansı davetlilerden yoğun alkış aldı. Bazı misafirlerin, tiyatro gösterisi karşısında gözyaşlarını tutamadığı gözlendi.

Şehit olan askerlerin anısına düzenlenen tiyatro gösterisi, salonu dolduran seyircilerden tam not aldı. Sonrasında ise Aşık ve Maşuk oyunu, Silifke Yöresi Halk Oyunları, anasınıfı öğrencilerinin kelebek gösterisi ile temsili kına gecesi gösterisi düzenlendi. Daha sonra yine engelli öğrencilerin yapmış olduğu el dokuması Mevlana figürlü halı açık artırma ile satışa sunuldu. 100 yeni liradan satışa çıkarılan halı, bir hayırsever tarafından 450 yeni liraya satın alındı. Program, öğrencilere verilen onur belgesi ile son buldu.

AB KOMİSYONU TÜRKİYE DELEGASYONU


Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Siyasi Müsteşarı Diego Mellado, Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası'nda görevli Ricardo Serri Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan'ı makamında ziyaret etti.

Türkiye'deki reformların uygulanması sürecinde bölgesel sorunları ve gelişmeleri yakından takip etmek amacıyla Batman'da bulunan Mellado ve Serri'nin yanı sıra Başkan Kalkan ile yapılan görüşmede delegasyonun Basın ve İletişim Yöneticisi Selda Paydak ve delegasyon çevirmeni Yeşim Boyalar da yer aldı.

Yaklaşık 1 saat süren görüşmede Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Siyasi Müsteşarı Diego Mellado'ya bölgedeki son durumu, siyasi gelişmeleri ve Hasankeyf'in durumu ve kurtarılması için verilen mücadele hakkında bilgi verdi.

Türkiye'nin demokratikleşmesi, Kürt sorununun demokratik çözümü ve dünyanın ortak mirası olan Hasankeyf'in yaşatılması konularında Avrupa Birliği'nden ve üye ülkelerden daha fazla destek ve duyarlılıkların gösterilmesini beklediğini söyleyen Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, misafirlerine kilim ve Hasankeyf tablosu hediye etti.

DÖVİZ REZERVİNDE ARTIŞ

Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27 Haziran-4 Temmuz haftasında 899 milyon dolar artarak 75 milyar 906 milyon dolara yükseldi.

ANKA'nın Merkez Bankası verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, 27 Haziran'da 75 milyar dolar olan döviz rezervi, 4 Temmuz'da 75 milyar 906 dolara çıkarken altın mevcudu 3 milyar 492 milyon dolardan 15 milyon dolar azalarak 3 milyar 477 milyon dolara geriledi. Altın ve döviz varlıklarının toplamından oluşan brüt rezerv, döviz rezervindeki artışa bağlı olarak 79 milyar 383 milyon dolara çıktı.


-DIŞ VARLIKLAR 80.8 MİLYON DOLAR



Merkez Bankası'nın dış varlıklarının 885 milyon dolar artarak 80 milyar 825 milyon dolara yükseldiği dönemde, döviz yükümlülükleri ise 566 milyon dolar azalarak 52 milyar 277 milyon dolara geriledi. Merkez Bankası'nın döviz fazlası da 27 Haziran-4 Temmuz döneminde 319 milyon dolarlık artışla 28 milyar 548 milyon dolar oldu.

VAKIFBANK, 350 ŞUBE AÇACAK


Vakıfbank toplam maliyeti 155 milyon doları bulacak bir değişim sürecine girdi.

Genel Müdür Bilal Karaman, bu değişimin sonucunda Vakıfbank’ın 2010 yılında 350 yeni şube ile 846 şubeli, yüzde 77 artışla 82.5 milyar YTL aktif büyüklüğü olan bir banka olacaklarını açıkladı. Karaman, "Bundan sonra yurtdışında büyüme ve ortaklıkları da artık değerlendirebilecek noktadayız" dedi.

VAKIFBANK, 6 yılda toplam maliyeti 155 milyon doları bulacak değişimini açıklarken, 2010 yılı içinde iddialı hedeflerde bulundu. Sektördeki daralma öngörülerine rağmen büyüyeceklerini söyleyen Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman, 210 yılında 846 şubeli, 82.5 milyar YTL aktif büyüklüğü bulunan bir banka olacaklarını belirtti.

Yenilikçi denmiyordu

Düzenlediği toplantıda Vakıfbank’taki kurumsal kimlik değişimini anlatan, Sabah-atv kredisine ilişkin soruları da bu çalışmaların gölgelemesini istemediği için yanıtlamayan Bilal Karaman, olumsuz algıları düzeltmek için böyle bir çalışma yaptıklarını vurguladı. Karaman, Vakıfbank köklü ve güvenilir bir banka. Ancak yaptığımız kamuoyu araştırmasının sonucunda gördük ki köklü ve güvenilir tamam, ama yenilikçi değil. Bu çalışmalarla yenilikçi bir yüz kazanmaya çalışıyoruz" diye açıkladı. Karaman, 2005-2007 yılları arasında kurumsal kimlik değişim için 15 milyon dolar, yeniden yapılanma ve bu kapsamdaki teknolojik altyapı içinde 65 milyon dolar harcadıklarını belirtirken, şu bilgileri verdi: "2008-2010 yılları arasında da 75 milyon dolarlık ilave teknoloji yatırımı daha yapacağız. Toplamda 6 yılı kapsayan bu büyük değişimin toplam maliyeti 155 milyon doları bulacak."

846 şubeye ulaşacak

Vakıfbank’ın hem şube başına, hem de çalışan başına kredi ve mevduatta sektördeki en büyük banka arasında ilk sırada yer aldığını söyleyen Karaman, 2010 yılına ilişkin hedeflerini ise şöyle açıkladı: "Aktif büyüklüğümüz 2008 Mart sonunda 2005 yıl sonuna göre yüzde 43 arttı. 2010 yılı hedefimiz yüzde 77 büyüme ile 82.5 milyar YTL. Kredilerimiz 2008 mart sonunda 2005 yıl sonuna göre yüzde 118 arttı. 2010 yılı hedefimiz yüzde 110 büyüme ile 55 milyar YTL. Mevduatımız 2008 mart sonunda 2005 yıl sonuna göre yüzde 38 artış sağladı. 2010 yılı hedefimiz ilave yüzde 88 büyüme ile 60 milyar YTL. Bugün itibariyla 394 şube ve 102 bağlı şube ile birlikte toplam 496 noktada bulunuyoruz. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde 350 adet yeni şube açmayı planladık. Böylece toplamda 846 hizmet noktasına ulaşmayı hedefledik. 450 yeni nesil ATM aldık. 750 tane dana planlıyoruz."

Her türlü plan hazır

Vakıfbank’ın ortaklıklara bakış açısına ilişkin bir soru üzerine, "Şu ana yurtdışında stratejik bir büyüme için sıra gelmediğini düşünüyorduk. Artık bundan sonrası için stratejik anlamda yurtdışında büyüme ve ortaklıklar için de artık değerlendirebilecek noktadayız" dedi. Karaman, yurtiçi ortaklar için de şu değerlendirmeyi yaptı: "Kendi içimizde her türlü seçeneğe göre, icradaki arkadaşlar olarak planlamalarımız hazır. Burada ortağımızın (bankanın büyük ortağı Vakıflar Genel Müdürlüğü) nihai kararı gerekir. O karar verildiği takdirde her türlü seçenek olabilir. Ama biz şu anda karar verici noktada değiliz" karşılığını verdi.

Sektör daralır, biz yine büyürüz

BANKACILIK sektöründe kredilerde özellikle konut ve otoda yavaşlama olduğunu ancak Vakıfbank olarak yıl sonu için hedeflerini daha önceden rahatlıkla tutturabileceklerini vurgulayan Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman, "Risk emniyetine dikkat edek, büyüme politikalarımızı sürdüreceğiz. Şu anda bu konjonktürde çok sert bir politika izlemenin gereği yok" dedi. Karaman, konut kredilerinde ilk 3’e girme konusundaki kararlılıklarını dile getirirken, Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı İhsan Çakır da buradaki paylarının yüzde 50 olduğunu belirtti. Çakır faizlerle ilgili bir soru üzerine de yıl sonuna kadar 100 baz puan daha artırım beklediklerini kaydetti.

İstanbul’a taşınmak için yasa bekliyoruz

GENEL Müdürlüğünü Ankara’dan İstanbul’a taşımayı uzun süre önce gündemine alan ve bu konuda pekçok hazırlık yaptığı bilinen Vakıfbank, harekete geçmek için kanun değişikliği bekliyor. Genel Müdür Bilal Karaman, bu konuda şu bilgileri verdi: "Vakıfbank, özel kanunla kurulmuş bir banka ve kanunda bankanın merkezi Ankara diye yazılan bir madde var. Öncelikle onun değişmesi gerekecek. Meclis’e sevk ediler bir kanun değişikliği söz korusu. Bu kanun değişikilği yapılmadan, kesin bir açıklama yapmak Meclis iradesine saygısızlık olur."

Vakıfbank banka kartı ’ulaşım kart’ı da olacak

KREDİ kartı alanında World ile işbirliği yaptıklarını hatırlatan Bilal Karaman, bunun dışında kart alanında ciddi kurumlar ve yeni ürünlerle kamuoyunun karşısına çıkacaklarını söyledi. Vakıfbank’ın banka kartı ile ulaşımda yeni bir dönem başlattığını ve Vakıfbank banka kartının "Ulaşım Kart" olarak da kullanılacağını belirten Karaman, "Ulaşım Kartla dünyanın en büyük şehirlerinde yaygınlaşan uygulamayı Türkiye’ye getirerek bu öncü hizmeti ilk kez İzmir ve Adana’da uygulamaya başlayacağız" dedi.

Güneş Sigorta’nın satışı dalgalanmadan etkilenmez

İŞTİRAKLERİNDEN Güneş Sigorta’nın satışı ile ilgili sürecin devam ettiğini ve piyasalarda yaşanan dalgalanmaların satış ve birleşmeleri etkileyecek boyutta olmadığını belirten Bilal Karaman, Türk Sigorta sektörüne yabancılar tarafından çok ciddi talebin olduğunu söyledi. Vakıfbank iştiraklerinden Güneş Sigorta ve Vakıf Emeklilik’teki paylarının kısmen veya tamamen satılması konusunda çalışmalar yapmak üzere JP Morgan Chase Bank’ı danışman firma olarak seçmişti. Vakıfbank’ın Güneş Sigorta’da dolaylı ve doğrudan yüzde 49, Vakıf Emeklilik’te ise doğrudan ve dolaylı olarak yüzde 81.5 hissesi bulunuyor.

FRANSA AVRUPA REKORU KIRDI



Fransa'nın Erkek Milli Yüzme Takımı, 4x100 metre serbest bayrakta yeni Avrupa rekorunun sahibi oldu.

Fransa'da düzenlenen Paris Açık'ta, Alain Bernard, Fabien Gillot, Frederick Bousquet ve Amaury Leveaux'den oluşan Fransa Milli Takımı, 3:12,54'lük zamanla yeni Avrupa rekorunu kırdı.

Eski rekor, 3:14,04'lük dereceyle İtalya takımına aitti. Bu rekor, 2007 yılında Avustralya'nın Melbourne kentinde düzenlenen dünya şampiyonasında kırılmıştı.

Bu daldaki dünya rekoru ise 3:12,46'lık zamanla 2006 yılında ABD'de kırıldı.